Tuluy bey keyİf notlarI
 
 
 
Brittany Fransanın batısında, Manş Denizinden başlayarak Atlantik Okyanusuna kadar inen deniz mahsulleri cenneti. Kuzeyde ‘Le Mont St-Michel’ den başlayıp, güneyde ‘Nantes’ şehrine kadar uzanan falezlerle dolu 1200 kilometrelik bir sahil şeridine sahip bir bölge. 

Ben bu yazımda size bu sahil şeridinin ortalarında Atlantiğe bakan küçücük bir köy olan Sainte-Anne La Palud ve civarında geçirdiğim çok lezzetli ve keyifli üç günlük gezimden bahsedeceğim. 

Brest’e 80 km., Quimper’e 20 km. uzaklıktaki bu yolunu zor bulduğumuz köyün sahilinde Relais&Chateaux olan 30 odalı ‘Hôtel de la Plage’da kaldık. Uzun bir tabii plajı olan ve gel-gitlerin izlendiği okyanus manzaralı odaları çok keyifli. Eşimle ben ‘Deniz Feneri’ olarak adlandırılmış odasında kaldık. Çok lüks olmamasına rağmen sade ve kullanışlı bir oda idi. 



Otelin Michelin yıldızlı çok güzel bir lokantası var. İki akşam yemeğini burada yedik. Servisi, yemeklerin takdimi ve lezzeti az bulunur cinstendi. Lokantanın hemen yanında deniz manzaralı keyifli bir barı da var. Kaldığımız her gece burada purom eşliğinde değişik kokteyller içtim. Servis Şefi Gilles Ponchand bize barda ve lokantada profesyonelce hizmet etti. 

Akşam yemeğinde eşim iki başlangıç istedi: ‘Carpaccio de Noix de St Jacques’ (tarak carpaccio) ve sonrada ‘Raviole Ouverte de Langoustines aux Epinards’ (açık ravioli hamuru içinde ıspanaklı kerevit) . Her iki seçim de muhteşemdi, hem lezzet hem de görünüş açısından. Ben başlangıç olarak kaz ciğeri ve arkasından ızgara bonfile yedim. Bu güzel lezzetleri iki sene evvel Şarap Dostları ile yaptığımız Bordeaux gezisi sırasında tadımını yaptığımız ‘Chateaux La Bécasse – Pauillac 2001’ şarabı ile doruklara taşıdık. Bölüştüğümüz çikolatalı sufle de damak keyfimize keyif kattı.

‘Hôtel de la Plage’ sevdiklerinizle sessiz, sakin ve dinlendirici bir tatil geçirebileceğiniz bir yer. Denizi, kumsalı ve civarda gezilecek kasaba ve köyleriyle iki üç günlük bir tatil için ideal bir konumda.

Otele 8 km. uzaklıkta ‘Locronan’ adlı eski bir köy var. Yarım asırdır hiçbir yeni yapıya izin verilmeyen bu 499 nüfuslu yerleşim merkezi görülmeye değer. Bizim gittiğimiz gün şansımıza bir düğün vardı ve köy sakinlere yerel giysileriyle sokaklarda ve kilise meydanında idi. Bu renkli görüntüleri meydana bakan bir cafede keyifle izledik. Zamanında yelken bezi üretimi ile ün kazanmış ve zengin olmuş bu köydeki granit evler ve kilise şimdi otobüslerle turist ağırlıyor. Onlarca hediyelik eşya satan dükkanlar ve birçok rustik krep restoranları ile hoş zaman geçireceğiniz bir yer.



‘Sainte-Anne La Palud’a 25 km. uzaklıkta ‘Douarnenez’e gittik bir sabah. Balıkçı köylerinin birleşmesiyle meydana gelmiş bu ufak kasaba o yörenin deniz mahsulleri merkezi. Konserve fabrikaları ve balık ticareti ile ünlü. Marinaları ve sahilleri seyre değer güzellikte. Deniz manzaralı bir cafede çok güzel galettler yedik , buz gibi ‘cider’ içtik. Bu köy ve kasabalara giderken küçük sahil yollarından geçtik. Yolumuzu kaybetme pahasına çok keyifli manzaralarla karşılaştık.

Otelde kaldığımız ikinci gece ‘Plomodiern’ köyünde bir lokantaya gittik, ‘Auberge des Glaziks’. Daha evvel burası hakkında bir yazı okumuş ve merak etmiştim. Etrafında çiftçilik ve hayvancılık yapan köylerin ve kasabaların bulunduğu bu bölgede gastronomik bir restoran olabileceğine hiç inanmamıştım. Yorucu bir iş gününden sonra aileleri ile bu sade ve fakat tertemiz restorana gelen kasaba eşrafı ve yöre çitçilerinin doldurduğu bu restoranda çok lezzetli bir akşam yemeği yedik. Tahmin edersiniz turist olarak sadece biz vardık. Bu nedenle de çok büyük bir ilgi gördük. 

‘Auberge des Glaziks’in şefi Olivier Bellin mutfaktan sorumlu, annesi de servis şefliği yapıyor. Pariste J.Robuchon ve J.Thorel gibi ünlü şeflerin yanında çalışarak tecrübe kazanan şef Bellin eminim kısa bir zaman sonra ‘Plomodiern’ sınırlarını zorlar.

Araba kullanacağım için ufak şişe ‘Ormes de Pez – St. Estéphe , 2002’ ile yetinmek mecburiyetinde kaldığımız bu keyifli gecede eşim başlangıç olarak limon soslu tavşanlı ravioli yedi. Çok lezzetli idi. Ana yemek olarak ikimizde şefin tavsiyesine uyarak, nereden aldığını merak ettiğim, tel kadayıfına sarılı iri kerevitler yedik. Kerevitlerin altında safranlı ufak sebzeler vardı. Şefin tavsiye ettiği kadar varmış. Ana yemekten sonra yerel peynirlerden tattım. Tatlı yemedik ama kahve ile gelen ufak tatlılar da nefisti. 

Yerini bulmakta zorluk çektiğim çiftçilikle uğraşan köylerin arasında böyle bir lokantanın olması ve gittiğimiz gece bütün masalarının dolu olması Fransızların yemeğe ne denli önem verdiklerinin bir göstergesi olsa gerek. Sizlerin de bana ileteceği keyif notları ve öneriler varsa tuluybey@ergorul.com adresine yazarsanız çok mutlu olurum.

Çevrenizdeki her güzelliğin, her lokmanın ve her yudumun keyfinize keyif katmasını dilerim.


Adresler:

Hôtel de la Plage:
           29550  Sainte-Anne-la-Palud Finistèr - France
	Tel. +33 2 98 92 50 12
	Fax. +33 2 98 92 56 54 
	e-mail laplage@relaischateaux.com
	web site www.plage.com

Auberge des Glaziks:
 	29550 Plomodiern – France
	Tel. +33 2 98 81 52 32
	Fax. +33 2 98 81 57 18


mailto:tuluybey@ergorul.commailto:laplage@relaischateaux.comhttp://www.plage.comshapeimage_2_link_0shapeimage_2_link_1shapeimage_2_link_2
10 - Brittany
Temmuz 2005