Tuluy bey keyİf notlarI
 
 
 
Tarihi imparatorluk başkentlerinden biri Madrid. Geniş caddeleri, görkemli bina ve anıtları, parkları ve müzeleri ile görülmeye değer bir başkent. Ben bu yazımda size Madrid’e yaptığımız kısa seyahatten aklımda kalan keyifli notları ileteceğim. Her zaman olduğu gibi aldığım notların ve çektiğim resimlerin çoğunluğu lezzet ağırlıklı. 

Bu gezi eşimle benim Madrid’e ikinci gidişimiz. İlk gezimizde Prado müzesinin hemen karşısındaki ‘The Westin Palace’ otelinde kalmıştım. Bu sefer bana çok yüksek bir fiyat verdikleri için hemen bir blok arkadaki ‘Villa Real’ otelinde kaldık. Cortes meydanına bakan bu otelden çok memnun kaldık. 507 numaralı odamızın balkonundan bol yeşillikli minik bir parkı keyifle izledik. Yer ayırtırsanız ön cepheden ve yüksek katlardan oda isteyin ki sizde bu keyfi yaşayın. Kahvaltı salonu, toplantı odaları, girişteki cafesi ve lobideki müşterilere ücretsiz internet köşesi ile dört dörtlük bir otel. 

Otelin yanındaki sokaktan Calle Principe’ye yürürseniz birçok tapas bar ve buz gibi bir bardak beyaz şarap içebileceğiniz tavernalar bulabilirsiniz. Hava uygunsa Principe üstündeki meydanın çevreleyen restoranların teraslarında Rioja şarabınızla deniz mahsulleri yiyebilirsiniz. Kolesterol korkunuz yok ise San Jeronimo meydanı 6 numaradaki ‘Museo del Jamon’a gidip tavan ve duvarlarda asılı yüzlerce kurutulmuş jambonların altında güzel bir öğlen yemeği yiyebilirsiniz. En iyileri Sierra Morena’dan gelen ‘jabugos’lar.

Şimdide biraz ciddi lezzetlerden bahsedelim. Madrid’in bence en iyi lokantası Hotel Hesperia’daki ‘Santceloni’. Şef Santi Santamaria’ın hünerlerini sergilediği bu lezzet mabedinin açılması ile şehrin gastronomik değerinin birkaç puan arttığı söyleniyor. İki üç hafta evvelinden rezervasyon yapmanızı önereceğim bu şık ve gözde restorana muhakkak gidin ve Gastronomik Menü’yü kavlarındaki nefis şarapların eşliğinde afiyetle yiyin. 

Bu gidişimizde akşam yemeklerinde farklı iki üç restoran denedik. En çok beğendiğim ikisinden bahsedeceğim sizlere. Birincisi Madrid’in en iyi Bask restoranlarından biri olan ‘Asador Fronton’. Bunlardan iki tane var Madrid’de. Bana Pedro Muguruza’daki tavsiye edildi. Muhakkak rezervasyon yaptırın çünkü çok geri dönenleri izledim. Rustik, rahat ve tipik bir Bask lokantası. 

Başlangıç olarak ‘esparragos trigueros’ ızgara yeşil kuşkonmaz ve ‘cogollos de lechuga’ minik marul salatası aldık. Ortayada ‘pimientos del piquillo’ peynirle doldurulmuş küçük kırmızı biberler söyledik. Hepsi birbirinden lezzetli ve hafifti. Ana yemek olarak ‘entrecot de buey’ yedik. Yan masaya gelen dana pirzolasının miktarından korktuğumuz için entrecotu tercih ettik. Etleri haklı olarak oldukça az pişiriyorlar. Siz çok pişmiş seviyorsanız bu eti yazık etmeyin çünkü balıkları da çok güzel. Size ‘cocochas de merluza’ balık gıdılarını tavsiye ederim. Eşimin bluzuna şarap döktükleri için beyaz soslu müthiş bir profiterolü ikram ettiler. Bütün kızgınlığımız geçti. Bu lezzetli yemeğin keyfine ‘Prado Enea’ Grand Reserva MUGA – Rioja 1996 şarabı da keyif kattı.

İkincisi daha küçük fakat şık bir restoran olan ‘Montana’. Mutfakta şef Ignacio Gonzalez ve salonda Erika Feldman bu on oniki masalı restoranda keyifli ve lezzetli bir akşam yemeği sunuyorlar. Masamıza oturup şarabı ve yemekleri seçtikten sonra ortaya çerez olarak bir kase içinde diş diş sarmısak koydular. Eşimle birbirimize şaşkınlıkla baktık. Ben cesaretimi toplayıp bir diş sarmısağı ağzıma attım. Çiğnemeye başladığımda hayretler içinde kaldım. En ufak bir kokusu olmayan, kütür kütür, lezzetli ve marine edilmiş değişik cins bir sarmısak çıktı karşımıza. Hemen ‘ajo confitados’ dedikleri bu sarmısaktan ikinci kaseyi söyleyip ‘Baron de Chirel’ Reserva - Rioja 2001 şarabımızı keyifle yudumlamaya başladık. Ilık sardalya salatası ile başladığımız yemeğimize eşim ton balığı filetosu, ben ise patates kızartması ile servis edilen soslu köfte ile devam ettik. Ton balığı çok lezzetli idi benim köfte ise İzmir köftesi ile yarışamaz. Ananas çorbası diye adlandırdıkları bir tatlı yedik. Çok hafif ve lezzetli idi. Sakin, servisi düzgün ve lezzetli bir akşam yemeği için ‘Montana’yı tavsiye ederim.

Lokanta ve yemek önerilerime şimdilik ara verip birazda hanım okurlarıma alışverişden bahsetmek istiyorum. Madrid’in en güzel ve şık butikleri ‘Salamanca’ bölgesinde. Avrupanın diğer büyük şehirlerinden daha hesaplı ve o denli güzel alışveriş imkanı var Salamanca’da. ‘Calle Jorge Juan’, ‘Calle Jose Ortega Y Gasset’ ve en önemlisi ‘Calle Serrano’ caddeleri üzerinde ve bu caddeleri kesen sokaklardaki butiklerde ve pasajlarda çok keyifli alışverişler yapabilirsiniz. Cartier, Chanel, Dior, Escada, Kenzo, Louis Vitton ve Versace gibi tüm enternasyonel markaların butikleri ‘Calle Jose Ortega’ üstünden ‘Calle Serrano’ yı gezerken ‘Luruena’ adlı ayakkabı ve çanta mağzasına uğramanızı bihassa öneririm. Çok şık ve hesaplı alışveriş imkanı bulabilirsiniz. Çok keyifle vitrinleri izleyeceğiniz bu caddelerde dolaşırken ‘Mercado la Paz’ kapalı pazarını da gezmeyi sakın unutmayın. Manavı, balıkçısı, peynircisi ve ev eşyaları ile örtü satan dükkanları görülmeye değer.

    
Alışverişten yorulup acıkırsanız size 13:30 dan sonra gideceğiniz iki adresten bahsetmek istiyorum. Biri Serrano Caddesi 89 daki ‘Cerveceria José Luis’. Çok lezzetli tapaları olan bir Tapas Bar. Bizim bakarak seçtiğimiz küçük porsiyonlar halinde servis ettikleri havyarlı tapa, somona sarılı krem peynir, sirkeli ançuez, karışık deniz mahsulü salatası ve tortilla dedikleri patatesli omlet birer bardak buz gibi beyaz şarap eşliğinde çok lezzetli bir öğle yemeği oluyor. José Luis İspanyanın birçok şehrinde şubesi olan bir Tapas Bar zinciri. Başka yerlerde de rastlarsanız deneyin. 

Diğer lokanta Lagasca 74 adresindeki ‘Taberna O’Caldino’. Ön tarafı tapas bar arkası rustik bir lokanta. Çok lezzetli yerel yemekleri var. Biz ton balıklı pie ile hiç yağsız haşlanmış jambon ve patates yedik. Tatlı olarak yerel bir beyaz peynirle ayva ezmesini denedik. Çok memnun kaldık. 

Bu yazımdan anlaşılacağı gibi Madrid her beklentiye cevap verebilecek keyifli bir şehir. Hiç sıkılmadan üç – dört gününüzü geçirebilirsiniz. Sizlerin de bana ileteceği keyif notları ve öneriler varsa tuluybey@ergorul.com adresine iletirseniz çok mutlu olurum.

Çevrenizdeki her güzelliğin, her lokmanın ve her yudumun keyfinize keyif katmasını dilerim.

Adresler:
Hotel Villa Real:	Plaza de las Cortes 10, Centro – Madrid
	Tel: +34 (91) 420 37 67
	web site : www.derbyhotels.es
Santceloni:	Paseo de la Castellana 57 , Chamberi – Madrid 
	Tel: +34 (91) 210 88 40 
Asador Fronton:	Pedro Muguruza 8, 28036 – Madrid
	Tel: +34 (91) 345 39 01
Montana:	Lagasca 5, Salamanca – Madrid
	Tel: +34 (91) 435 99 01

mailto:tuluybey@ergorul.comhttp://www.derbyhotels.esshapeimage_2_link_0shapeimage_2_link_1
11 - Madrid
Ekim 2005